"Senden olmayan senin olanı istila eder..."

Yine benim anılarım depreşti. Bizim çocuklar küçükler o zaman, şöyle bir dağ bayır yapalım dedik. İşte yanımıza piknik malzemeleri falan aldık. Gaziantep'in o misler gibi kokan bereketli kırmızı topraklarında debelensin çocuklar, oynasın, coşsun, koşup zıplasın istedik.

Yedik, içtik, şükrümüzü çektik... Bakdık bize orta yaşlı bir köylü yaklaşıyor. Elinde güç aldığı sopası ile yanımıza selam verip çömeldi. İleri dereceli gözlüğünü lastikle başına bağlamıştı, kuşağından tütününü çıkarıp, sarmaya başladı... Biz de kendisine çay ikram ettik. Konuşuyoruz sağdan, soldan...
Başladı mı bizim Yaşar emmi, kendince küfürler etmeye," işte iyiki bu Alparslan Türkeş var, yoksa bu Aleviler, komünistler gelip bizi öldürür dü "dedi.

Olur mu Yaşar emmi öyle şey, anlatıyoruz, ne söylediğin doğru, ne de Alparslan Türkeş öyle biri değil diyoruz. Asla nafile inanmıyor.
Hayatta en önemli meziyetim öfkelenmek dışında gülmektir. Çok damarıma basılınca gayet tabi her insan gibi kızarım ama gülme refleksim daha çok önden gider.
Kimbilir belki de hayata meydan okumanın en önemli silahının gülmek olduğunu çözmüşüm dür.
Gülmenin rahatlatıcı bir etkisi de var insanın üstünde, koyver kahkahayı gitsin, hem ne kimse kırılır, ne de incinir.

Yaşar emmi ile konuştuğumuz o günden bugüne çok şey değişti. Bir kere komünizm bu ülkeye hiç gelmedi. Aleviler de hiçbir köye saldırıp öldürmeyi bırak, duruşları ve çizgileri ile Türkiye Cumhuriyetine sahip çıkan en en bilinçli, aydın toplum olarak, bu ülkenin en asil yurttaşları olarak huzur içinde yaşıyoruz, yaşayacağız da sonsuza kadar.

Komünizme de gelince, dünyanın şu durumuna baktığımızda acaba komünizmin gelmesini bırak, yeni bir ortaçağı yaşayarak daha da kötüye doğru acımasızca yol alıyoruz.

Haklının haksızın emsalesi okunmuyor, güçlüler hep haklı oluyor. Haksızlık kadar öğretici eğitim yoktur. Şu zalim dünyada!

Dünyanın en büyük haraççısı Amerika Birleşik Devletleri örneğin dolar basıyor. Üstünde 100 dolar yazılı olan kağıdın üretilmesi için gerekli ortalama emek miktarı beş sente denk düşüyor. Kullanım değeri ise kağıt parçasına eşit.
Düşünün, adam oturduğu yerde ürettiği beş sentlik doları, 100 dolarlık değerlerle sana satıyor.

Bu Çağdaş haraç sistemini anlatmak için en iyi örnek. ABD, bu eşsiz kendine has olan değişimi silahlı güçlerine dayanarak yapıyor. Dolar saltanatının arkasında ABD silahlı gücü var. Beş sentlik bir değeri 100 dolarlık bir değerle dünyayı silahla korkutarak yapıyor.

Hepimiz bu çarpık haraç sisteminin kurbanlarıyız... Adamlar oturdukları yerde iliğimizi, kemiğimizi sömürüyorlar. Oyun kuruyorlar, figüran da kendileri, karakter oyuncusu da, başrol de kendilerinin, yazan, çizen, yöneten hepsi kendileri, sonra oturup karar veren dağıtan da onlar...

Çağdaş haraç çetesinin kurbanları olarak biz de birbirimize giriyoruz. O da seyrediyor, uygun kuluçka dönemini yakalamak istiyor. Yakaladığı an çökecek.

Uyan artık!

Sen, senin olana sahip çıkmazsan, senden olmayan senin olanı istila eder...

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Sabriye Güler - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Gaziantep Güneş Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gaziantep Güneş Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gaziantep Güneş Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gaziantep Güneş Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.