" MASKELİ SATIŞLARA GEL ..."

Ülkemizin gündemi savaş değil ama savaş görüntüleri her yerde; çünkü dünya gündemi savaşa odaklanmış durumda...
   Kimisi savaş nutukları atıyor. Barış diyor, uzlaşı diyor, çocuklar masumlar, mağdurlar olmasın diyor. Biz de öyle diyoruz.
  Kimimiz de savaş nutukları atıyor. İçimizdeki her şeyi değersizleştiren, Türk adını bile duymaya sabrı gelmeyenler, Türkiye Cumhuriyet'inin gün yüzü görmesini istemeyenler. Türk Ordusu Filistin'e naraları atıyor. Sani bukalemun belgeselinden, bukalemunların gösterisini izliyor gibiyim...

Maalesef dünya gibi bizim de ülkemizde kimin eli kimin cebinde belli değil filmlerini izliyoruz. Ters köşeden, doğru atış yapan yok, ters köşeden, öbür köşeye maskeli satışlara gel vatandaş pazarına dönüştü ülkemiz...

Bütün bunları izlerken herkesin birbirine kin kustuğunu bugünleri görünce bütün bu parçalanmayı yaratan nedenler geldi gözümün önüne bir bir...

  Bir zamanlar şu İsrailin yarattığı insanlık dramına iki çift söz etmeyen ikiyüzlü batının" kendini savunmasına meşru müdafaa hakkı " diye sesini çıkarmamasına şaşırıp kalıyoruz.  Yüzyıl önceki savaşta düşmanla işbirliği yapan Ermenilere kol kanat geren insan hakları yıldızları, şimdi çoğunluğu çocuk ölümlerinin olduğu savaşa devam edin taraftarlığı ile sessizce izliyor, iki yüzlü batı...

  Yüzyıl önce işgal ettiği anadolu topraklarından Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve kahraman silah arkadaşlarının destansı savaşında arkasına bakmadan kaçıp gittiğinin acısını unutmadı. Unutamadılar! İçimizdeki işbirlikçilerinin torunları ile yollarına devam ettiler.

  Üstelik ellerinde ise bomba bir imkan çıkmıştı. AVRUPA BİRLİĞİ ÜYELİĞİ, bir de bunun inanılmaz etkili sopası vardı. AVRUPA BİRLİĞİ KRİTERLERİ... Türkiye cumhuriyetini biçmek için bundan etkili bir silah olamazdı. Başardılarda, içerdeki Türk düşmanı dinamiklerle bu işi çok güzel götürdüler. Bizim içimizdeki şarlatanlar bu duruma kıs kıs güldüler, amaç değil araçtı onlar için Avrupa Birliği sonuçta kaldık mı, el el üstünde el de döş üstünde...

  İşte böyle sadece kendi içinde uygar olan, kendi çıkar ve geleceğinden başka bir sorunu dert etmeyen batı, insanlığın tüm çıkmazlarında başrol oynuyor. Dünya hiç değişmemiş sadece mekanlar ve giysiler değişmiş, bir de teknoloji dedikleri şey... Onu da kendi gelecekleri uğrana harcıyorlar, insanlık için değil. Ayağınızı denk alın; bu bir ölüm kalım meselesi, gaza gelip Türk çocuklarının günahına girmeyin, ayağınız frende kalsın bir zahmet...

Nihat Genç'in sosyal medyada paylaştığı bir tweet ile yazıma son verirken; duygularımıza ne kadar tercüman olmuş, sizinle paylaşmadan edemedim...
"Dinci şarlatanlar yobazlar, İsrail'e 'asker' gönderelim gibi laflar etmeye başladılar!  'Yanmaz kefen' gönderseniz ya ! Menzilinizin  'bitmeyen çorbasından' gönderseniz  ya! Herşeyi bilen gören Gavs'ınızı gönderin İsrail bombalarının yerini bilip tesirsiz bıraksa ya! Başımıza Azrail kesilen atıp tutan hocalarınızı gönderseniz ya!  Ayasofya'da kürsüde nara atan Diyanet Başkanı'nızın 'kılıcını' gönderseniz ya!
Orta-Doğu'ya göndereceğimiz tek şey  laik-sosyal-hukuk devleti Cumhuriyeti'mizdi onu da Faysal sermayesiyle Fetö ve tarikatlarınızla paramparça ettiniz, ve sayenizde bizim de  elimizde duadan başka bir şey kalmadı!"

İyi günler yüreğimiz ve dualarımız yaşanan insanlık dramında... Şimdilik elimizden gelen sadece bu!