Gaziantep Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Adil Konukoğlu gazetemize özel açıklamalarda bulundu.
Gaziantep’in ve Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik durum hakkında detaylı bilgiler veren Konukoğlu, dünya piyasalarında ve Türkiye’nin çevre ülkelerinde yaşanan sorunlardan dolayı, ekonomide bir daralma yaşandığını belirtti. ‘’Cumhuriyet tarihinde yaşanan krizleri değerlendirdiğimiz zaman, şu anki durum piyasa daralmasından başka bir şey değil’’ diyen Konukoğlu, Türkiye’nin güçlü bir ekonomi politikası izlediğini vurguladı. 30 yıllık çalışma hayatında dair edindiği tecrübeleri aktarırken Konukoğlu, sanayicilere piyasa daralmasından olumsuz etkilenmemeleri için yapmaları gerekeni de açıkladı.
Gaziantep Sanayi Odası’ndaki makamında Gazeteniz Güneş’in yetkililerini ağırlayan Adil Konukoğlu gündeme dair dolu dolu açıklamalarda bulundu. Konukoğlu, ekonomik gündem üzerine detaylı açıklamalar yaparken, Cumhuriyet tarihinde ülkemizde yaşanan kriz dönemlerini tek tek sıraladı. Ekonomik başarıların siyasi istikrar dönemlerinde kendini gösterdiğini belirten Konukoğlu, özellikle Gaziantepli sanayicilerin bu gibi ekonomik daralmalarda nasıl bir yöntem izlemeleri gerektiği konusunda da önemli uyarılarda bulundu. Konukoğlu, ayrıca gazetecilik mesleğinde yapılan bir hatanın toplumun tamamına olumsuz etki edeceğinin altını çizerek, gazetecilerin bir haber yaparken ve yazarken kentin çıkarları için dikkat etmesi gereken noktaların olduğunu da söyledi.
İşte GSO Başkanı Adil Konukoğlu’nun gazetemize yaptığı o açıklamalar:
ŞEHRİ İLGİLENDİREN KONULARDA DAHA DİKKATLİ OLMAK GEREKİYOR
Herkesin, yaptığı işin eğitimini almasından yana olduğunu belirten GSO Başkanı Adil Konukoğlu, özellikle gazetecilik mesleğinin toplumsal açıdan öneminden bahsederek, “Her kim ne iş yaparsa yapsın, eğitimini alıp işini öyle yapsın. Ben bunu arzu ediyorum. Benim basın mensuplarından tek ricam şudur; herhangi bir konuda bir yazı ya da haber yazarken bir şahsın söyledikleri bir başka şahsı ilgilendiriyorsa, mutlaka diğer şahsın da görüşlerine yer versinler. İnsanlar kendi fikirlerini çok rahatlıkla söyleyebilir, ama şehri ilgilendiren bir konu olduğu zaman mutlaka konunun paydaşlarını gözden geçirip söz hakkı olan herkesin görüşlerine yer verilmesi gerekiyor. Bence böylesi doğru olur. Bazı konular var ki, biraz sabırlı davranmak gerekiyor. Önemli bir konuda aynı gün karar vermemek gerekir. Gazetecilikte elbette anında haber verilmesi gerekebilir. Ama yine de bazı olayların üzerinden bir gün geçtikten sonra onu değerlendirmek daha doğru olur diye düşünüyorum. Gazetecilik gerçekten zor bir iş. Gazetecinin yaptığı ya da yazdığı yanlış bir şey pahalıya mal olabiliyor. Herkesin hatası kendini bağlar, ama gazeteci hata yaptığında toplumu ilgilendiren konular ortaya çıkıyor. O yüzden gazetecinin şehri ilgilendiren konularda daha dikkatli olması gerekiyor” ifadelerinde bulundu.
GAZİANTEP GLOBAL BİR ŞEHİR
Gaziantep ekonomisinde kötüye giden bir durum olmadığının altını çizen Adil Konukoğlu, “Global çağ dediğimiz bu çağda hızlı bir iletişim var. Bir tarafta bir kişi hapşırdığında diğer tarafta birileri nezle olabiliyor. Anlatmak istediğim şu; bir ülkede yaşanan bir sorun, çevredeki ülkeleri de etkileyebiliyor. Maalesef 2008’den beri dünyanın yaşadığı ekonomik krizler kendini belli ediyor. Son açıklanan rakamlarda işsizlik oranları dünya genelinde arttı. Bu durumlara baktığınızda karşınızda dengeye oturamayan bir ekonomik problem var. Gaziantep global bir şehir olduğu için, yani 177 ülkeye ihracat yapan bir şehir olduğu için müşteri potansiyelimizdeki ülkelerde yaşanan sorunlar ülkemizi ve Gaziantep’i de etkiliyor. Doların kendi içindeki paritesinde rekora doğru gitmesi ve dolar karşısında para birimlerinin değer kaybetmesi tabi dengeleri olumsuz etkiliyor. Dolar ile satış yaptığınız ülkelerde alıcılar kur farkını henüz benimseyemedi. EURO ile satış yaptığınız ülkelerde de zaten yeterli derecede iş imkanı yok. Yani bir pazar kaybı var” dedi.
OCAK VE ŞUBAT TÖLERE EDİLİYOR
Gaziantep’in ihracat yaptığı ülkelerdeki pazarlarında yaşanan sorunlara bağlı olarak ihracatında geçici bir düşüş yaşandığını aktaran Konukoğlu, “Etrafımızdaki İslami ülkelerde de yaşanan sorunlar çok net bir şekilde ortada. Buralara baktığımızda Suriye’deki olayların devamı, Mısır’da, Libya’da yaşanan olaylar var. İslam ülkelerinin birçoğunda sorunlar var. Siz ne kadar becerikli olursanız olun, işinizi ne kadar doğru yaparsanız yapın, ürününüzü pazarladığınız ülkeler sıkıntı yaşıyorsa sizin de satışlarınızda bir miktar geçici bir düşüş yalanabilir. Biz bunu ocak ve şubat ayında yaşadık. Mart ayında yeniden bir toparlanma dönemine girdik. Nisan ayı daha iyi geçiyor. Önümüzdeki dönemde de ihracatımızı inşallah belli bir oranda daha da yükselteceğiz. Böyle düşünüyoruz” şeklinde konuştu.
MİKTAR AYNI, ÜRÜN AYNI, BİRİM FİYAT FARKLI
İhracat rakamlarındaki düşüşün, ürün miktarında bir düşüş olmadığına dikkat çeken Konukoğlu, “Ürün bazında satışlarımıza bakacak olursak, miktarsal satış olarak bizim satışımız aşağı yukarı geçen yıllarla aynı. Mesela bir yıl önceki aynı ayın satışı ile bu yılın aynı ayındaki satışımız kilogram ve metraj açısından hemen hemen aynı. Ama birim fiyatında bir değişme var. Bunun sebepleri nedir? Petrole dayalı fiyatlarda satış fiyatları aşağı düşmüş. Bu bizim ihracatımızı eksi yönde etkiliyor. Bir ton ürün yolluyordunuz, karşılığında 50 bin dolar alıyordunuz. Şimdi yine bir ton ürün yolluyorsunuz karşılığında 45 bin dolar alıyorsunuz. Yani sattığımız ürünün miktarı aynı ama birim fiyatları düştü. Hammaddenin fiyatının düşüşü, ürün fiyatının düşüşünü beraberinde getiriyor. Euro’nun dolar karşısındaki durumu bizi biraz olsun olumsuz etkiledi. 500 milyon dolar aylık ortalama ihracat gerçekleştirsek yüzde 25’i 125 milyon dolar yapıyor. Daha önce 1 Euro karşılığında bize 1,38 dolar veriyorlardı. İhracat hanesine bunu dolar bazında yazıyorduk. Şimdi aynı ürünü aynı fiyata Euro ile satmışız, ama dolar daha yüksek olduğu için önceki yıllara göre dolar bazında ihracatımız az görünüyor. Aynı ürünü aynı fiyata sattık Euro bazında ama elimizdeki Euro daha az dolar etti. Rakamların düşüşünün bir sebebi de bu aslında. Çapraz kur dediğimiz olay da bu zaten. İhraç ettiğimiz ürünün fiyatı Euro olarak aynı, satılan ürünün miktarı da aynı, ama elimize geçen dolar daha az” diye konuştu.
TARİHTEN NOTLAR
Cumhuriyet tarihinde yaşanan krizleri tek tek sıralayan ve şu anki durumun kriz olmadığını vurgulayan Konukoğlu, şu açıklamalara yer verdi: “Doların kendi içindeki paritesi rekora doğru gidiyor. Nerede durur, ne zaman durur bilmiyoruz. Türkiye’ye şöyle dönüp baktığım zaman. 30 yıllık çalışma hayatım var. Ben 1988’de ülkede yaşanan krizi yaşadım. 1990’ı, 1994’ü, 1998’i, 2001’i gördüm. Bu krizleri düşündüğüm zaman, şu anki durum piyasa daralmasından başka bir şey değil. Ben adına kriz bile diyemem, piyasada daralma var. Kriz döneminde yalanan olaylar farklıydı. Bu konuda devletin gücü çok önemli. 1988’de dünya genelinde bir kriz oluşmuştu, ama Türkiye çok rahatlıkla bu krizi atlattı. 1990’daki krize bakıyoruz, dünyanın hiçbir yerinde kriz yoktu, Türkiye kriz yaşadı. O zaman Irak’ta bizim Gaziantep olarak 1 milyar dolar paramız kaldı. Yeniden bu para zaman içinde döndü ülkeye ama. 1994 krizi Türkiye’nin kendi iç siyasetinden kaynaklanan, olumsuzluklardan kaynaklanan bir krizdi. Dünyada yoktu. 1998’de Uzak Doğu’da başlayan büyük bir krizdi. Tabi o dönemlerde Türkiye’de güçlü bir merkez bankası ve güçlü bir ekonomi bakanlığı yoktu. Sürekli sıkıntıların yaşandığı, koalisyon hükümetlerinin yönettiği bir ülkemiz vardı. 2001 krizinde yine koalisyon hükümeti vardı. Anayasa kitapçığının fırlatılmasıyla bir kriz ortamı oluştu, bankalar battı, birçok bankaya el konuldu. Türkiye’nin yaşadığı o günleri hiç unutamıyorum. İsteyen istediği gibi doları oynatıyordu. 2002’den sonraki sıkı ekonomik programları uygulanana kadar bu durum devam etti. Koalisyonun olmadığı bir dönem çıktı ortaya. Bu dönem içerisinde ülke olarak daha ileriye gittik.”
GEÇMİŞTEN ÖRNEKLER
Türkiye’nin ve Gaziantep’in en büyük ekonomik başarıları siyasi istikrar dönemlerinde elde ettiğine değinen Konukoğlu, şöyle konuştu: “Türkiye’nin kurulduğu günden bugüne baktığımızda koalisyon olmayan, tek partili, güçlü hükümetlerin olduğu dönemlerde Türkiye hep daha ileri doğru gitmiştir. Atatürk döneminde Türkiye hep ilerleme kat etmiş. Hiçbir şeyi olmayan bir ülke kuruldu ve ağır sanayiye bile girildi. Atatürk’ten sonra bir duraklama dönemini geçirdik ve sonra 1950’lerin başında yeniden bir sanayileşme ve hareketlenme başlamış. 1960’ta ihtilal ile duraklıyoruz ve Demirel döneminde yeniden barajların yapımına başlıyoruz. 1970’ten sonra ne yazık ki koalisyon dönemi başlıyor. Türkiye’de olaylar had safhaya ulaşıyor. 1980 ihtilalinde Türkiye’de inanılmaz bir duraklama devresi başlıyor. 6 ayda, 8 ayda bir hükümet değişikliği yaşayan bir ülke haline geliyoruz. Türkiye kurulduğu günden bu yana seçimler normal sürelerinde yapılsa 23 hükümetimizin olması gerekiyordu. Ama bugün 63. Hükümetimiz kurulacak.”
SİYASİ İSTİKRAR OLMAZSA BAŞARI OLMAZ
Türkiye’nin güçlü bir ekonomi politikası izlediğini söyleyen Konukoğlu, “Siyasi istikrarın olmadığı yerde hiçbir başarı sağlayamazsınız. 2002’den bu yana Türkiye kendi içinde hiçbir kriz yaşamadı. 12-13 yıllık süreçten bu yana hiçbir kriz sorunu yaşanmadı ülkede. Kurların iniş çıkışları, küçük sancıların yaşandığı bir dönem yaşadık. 2008’de dünya ekonomik kriz yaşarken, Türkiye yine bu krizden en az etkilenen ülke oldu. 2014’te dünya piyasasında yeniden baş gösteren büyük bir ekonomik sıkıntı baş gösterdi. Ama Türkiye yine bu durumdan en az etkileniyor. Dünya ekonomisi biraz kendini toparladı derken Arap Baharı başladı. Bu durumlar, Türkiye’den kaynaklı bir şey değil. Farklı ülkelerin farklı amaçları doğrultusunda Ortadoğu’da yarattığı sorunlar bizim sebep olduğumuz, ya da bizden kaynaklı sorunlar değil. Bunlar karşısında biz en az etkilenecek şekilde güçlü bir ekonomik politika yürütüyoruz” açıklamalarında bulundu.
MERKEZ BANKASI İSTİKRARLI GİDİYOR
“Türkiye ekonomik olarak en güçlü döneminde duruyor” diyen Konukoğlu, “Merkez bankasının rezervi hayal edemeyeceğimiz bir noktada. Bundan 20 sene önce biri bana çıkıp merkez bankasının 100 milyar dolar parası var dese, bunu bana söyleyen kişinin hayal gördüğünü söylerdim. Ben iş hayatımın 20 yılını, holdingin finansmanını yönetmekle uğraştım. Merkez bankasının kullanılabilir rezervinin 2 milyar dolara düştüğünü çok gördük. Bakıyoruz merkez bankasının şu anda 100 milyar dolardan fazla rezervi var. Bu parayı piyasaya sürdüğünüz zaman piyasa darmadağın olur. Ama dünyada dolar yükselirken, sizin doları aşağı çekmeniz doğru bir mantık değil. Ben şu anda merkez bankasının uygulamış olduğu para politikasını beğeniyorum. İstikrarlı gidiyor. Zaman zaman tartışmalar olsa bile ben merkez bankasının tutumunu şu anda doğru buluyorum. Önümüzdeki döneme çok iyi hazırlanmamız gerekiyor” şeklinde konuştu.
BİZ İŞİMİZE BAKACAĞIZ
İçinde bulunan ekonomik durumda sanayicilerin nasıl bir yol izlemesi gerektiğine dair de önemli açıklamalara yer veren Konukoğlu, “Ben, her zaman şunu söylüyorum. Biz neticede üretimimizle ilgilenmemiz gerekiyor. Ürünü satmamızla ilgilenmemiz gerekiyor. Her sanayici, yatırım yapan her sanayicinin döviz bazında borçları vardır, olacak da. Mümkün olduğu kadar satışlarındaki döviz ile borçları arasında paralellik sağlanmaya çalışılsın. Eğer benim EURO borcum varsa EURO ile satılarımı artırmanın yolunu aramam gerekir. dolar borcu olan varsa da dolara yönelik satışlar yapmalıdır. Kur farkından oluşacak kar marjına göz dikmememiz gerekiyor. Bizim işimize bakıp kaliteli ve katma değeri yüksek ürünler üretip satmamız gerekiyor. Kaliteli ve katma değeri yüksek ürünler her zaman rakiplerin önüne geçmemizi sağlar” şeklinde konuştu.
İŞİNİ İYİ YAPAN KORKMASIN
“Kim, ne iş yaparsa yapsın, en iyisini yapmaya gayret etsin” ifadelerine yer veren Konukoğlu, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Dünyanın her yerinde zaman zaman bazı sektörlerde sektörün dışından olup sektörü tanımayan, plansız yatırımlar, yanlış yatırımlar sıkıntı yaratır. Yanlış yapan bir şirket aynı sektörde dahi olsa yanlışa inatla devam eder, kendini yenileyecek ve geliştirecek bir duruma gelmezse o şirket sıkıntı yaşamaya mahkum oluyor. Kendini değiştiren, kendi yaptığı ürünlerde farklılıklar yaratarak rakiplerinden ileriye giden firmalar er koşulda ilerliyor ve ekonomik krizden daha az etkileniyor ya da etkilenmiyor. Çünkü yapılan ürünün başkası yapamazsa, taklidi aslını tutmazsa, ürünler patentli olursa ilerlememiz daha mümkündür. Eğer ben bir yerde yer süpürüyorsam, bana verilen alanı en iyi ben süpüreceğim. En iyi ben süpürürsem süpürme ile ilgili birisi ödüllendirileceği zaman ilk ödüllendirilen ben olacağım. Yani ne iş yaparsanız yapın en iyisini yapmak için gayret edeceğiz. Herkes işini iyi yaparsa hiçbir sorun yaşamayız.”
Mahmut ÖZKILIÇ
Yorum yazarak Gaziantep Güneş Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gaziantep Güneş Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gaziantep Güneş Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gaziantep Güneş Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Gaziantep Güneş Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gaziantep Güneş Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gaziantep Güneş Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gaziantep Güneş Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.